NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
ابْنُ
السَّرْحِ
حَدَّثَنَا ابْنُ
وَهْبٍ عَنْ
عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
الْمُسَيَّبِ
عَنْ
الضَّحَّاكِ
بْنِ
شُرَحْبِيلَ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
مَنْ
تَعَلَّمَ
صَرْفَ
الْكَلَامِ
لِيَسْبِيَ
بِهِ قُلُوبَ
الرِّجَالِ
أَوْ
النَّاسِ
لَمْ
يَقْبَلْ اللَّهُ
مِنْهُ
يَوْمَ
الْقِيَامَةِ
صَرْفًا وَلَا
عَدْلًا
Hz. Ebû Hureyre'den
(rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Kim, insanların
gönüllerini cezbetmek için lüzumundan fazla söz öğrenirse Allah kıyamet gününde
onun nafilesini de farzını da kabul etmez."
İzah:
Sarfü'I-Kelâm: Sözün
fazlası, yani maksadı ifâde için gerekli olan sözün dışında ihtiyaç fazlası
sözdür. Nitekim Hattâbî de; "Para bozdururken, iki paranın değişimi neticesinde
taraflardan birinde meydana gelen fazlalığa sarf ismi verilir" demiştir.
Bu mevzuda Hidaye yazan
Burhaneddin Mergınânî de şöyle demiştir: "sarf, sözlükte artış anlamına
da gelir. İmam Halil böyle demiştir. Bu nedenledir ki nafile ibadete sarf adı
verilmiştir."
İbnü'I Esir de
"en-Nihâye" isimli eserinde şöyle diyor: "Sarf: Tevbe ve nafile
anlamlarına geldiği gibi adi de: Fidye ve fariza anlamına gelir."
Rasulü Zişan
efendimizin ihtiyaçtan fazla sırf insanlar üzerinde te'sir yapabilmek, onların
kalplerini cezbedebilmek amacıyla edebiyat öğrenmeyi yermesinin sebebi,
insanların gönlüne hükmederek onları şahsî emellerine ajet etmek gibi bir
bencillik duygusundan kaynaklanmış olması ve sırf bu duygu ve düşüncelerle
edebiyat öğrenen kimselerin riya, yalan ve yapmacılıktan kurtulmasının mümkün
olmamasıdır. Fakat Allah için, hak yolda hakkın muzaffer olması için insanları
etkilemek ve onları halka iletmek gayesiyle ihtiyaç fazlası süslü yaldızlı,
edebî sözler öğrenmek ise makbuldür ve gözettiği gaye kadar ulvidir.